30 Ocak 2010 Cumartesi

ESKİŞEHİRLİ ARICILARIN TOPLANMA MERKEZİ

Eskişehirli arıcılar  Eskişehirde iki tane birliğin olduğunu ve bu birliklerin ikisininde kışın arıcılar için oturup sıcak çay içip arı ve ürünleri üzerine hoş sohbet edebilecekleri mekanın olmadığından şikayetciler. Fakat bal üreticileri birliğinin kongresinin yapıldığı ŞARK KIRAATHANESİ Eskişehir li arıcıların toplanıp bilgi alışverişi yaptığı mekan oldu.

Arıcılara katlanmak zorunda kalan kahvehane sahibi Bülent Aksoy kardeşime de inşaallah arı hastalığı birgün bulaşır.

Arı dostu arayan arıcıların buluştukları Şark kıraathanesi Uzman arıcılığın bulunduğu Reşadiye cami karşısında Reşadiye sokakta

27 Ocak 2010 Çarşamba

DELİ BAL

Saatleri Durduralım MİLLİYET CADDE

http://cadde.milliyet.com.tr/2010/01/26/YazarDetay/1190619/“BALIN_DELISI_OLUR_MU_”_DEMEYIN
Dr HASAN İNSEL

“BALIN DELİSİ OLUR MU?” DEMEYİN


Geçen yıllarda bilim adamları balın şaşırtıcı tıbbi etkilerini ortaya çıkardı. Aslında şöyle bir geriye bakarsak Hipokrat bin yıllar öncesinde balın yaranın iyileşmesindeki etkisini, iltihap önleyici özelliğini bulmuştu ve açık yaraları iyileştirmek için bal kullanmıştı.

Aralarında tehlikeli bir bakteri olan Staphylococcus aureus’un da bulunduğu 60 kadar bakteri türü ve yaralarda antibiyotiklere karşı dirençli olan bakterilere karşı bal yararlı olabiliyor. Araştırmacılar ayrıca balın anti bakteriyel etkilerinin, arıların ürettiği ve bala karıştırdığı enzimlere bağlı olduğunu düşünüyor. Ancak balın bu pozitif etkisini koruması için fazla ısıtılmaması gerekiyor. Balın mikroorganizmalara karşı etkisinden sorumlu olan başka bir önemli içerik de hidrojen peroksit. Hidrojen peroksit bal seyreltildiği zaman bir enzimin faaliyetiyle oluşuyor ve yaklaşık 24 saat yüksek konsantrasyonda kalabiliyor.

Balda az miktarda A vitamini ve B2 vitamini bulunsa da pratik olarak vitaminsiz sayılır. Bal hem besleyici, hem de uyarıcı bir besindir. Besleyici değeri yoğun şeker içeriğinden gelir.

40 dereceden fazla ısıtmayın

Ballı süt veya ballı çay, boğaz yangıları için eskiden beri bilinen etkili bir karışımdır. Balın içindeki flavonoidlerin antibiyotik ve iltihap önleyici özellikleri var. Bunların virüslere karşı etkili olduğu da bilinmekte. Ne var ki balın içine eklendiği süt veya çayın çok sıcak olmaması lazım, zira 40 derecenin üstündeki sıcaklıklarda bal bu özelliklerini yitiriyor.

Sindirimi kolay olduğu için bu şikayeti olanlar şeker yerine bal kullanmaktan yarar görebilir. Sabahları aç karnına bir tatlı kaşığı balı bir bardak ılık suya karıştırıp içmenin bağırsak tembelliğinin giderilmesine yardımcı olduğu söylenir.

Yüzde 80’i şeker, yüzde 20’si su

Kuşkusuz balın tadı asıl içindeki şeker miktarından geliyor. Bileşimine bakıldığında bal aşırı doymuş şeker çözeltisinden başka bir şey değil: Yaklaşık yüzde 80’i şeker (fruktoz ve glikoz), yaklaşık yüzde 20’si de sudur. Ama baldaki, kıymetli bir şekerdir çünkü yüksek oranda (yüzde 40 kadar) fruktoz yani meyve şekeri içerir, glikoz oranı ise yüzde 30 civarındadır.

Kalite renge bağlı değil

Baldaki aromatik maddeler, balın toplandığı bitki ve çiçeklere göre değişen tipik tadını ve kokusunu verir. Balın derece ya da kalitesi renge bağlı değildir. Genellikle koyu renkli ballar, açık renklilerden daha güçlü kokuya sahiptir.

Doğal arı balının kristalleşmesi normaldir. Şekerlenmekle balın kalitesi düşmez. Bal iyi kapatılmış cam kavanozlarda serin ve kuru yerlerde saklanırsa, kalitesini yıllarca korur.





DELİ BAL ZEHİRLENMESİ

Arıların balı yaptıkları çiçek özünün cinsi önemlidir. Çiçek zehirliyse bala da bu durum yansır. Örneğin Karadeniz bölgesinde yetişen ‘dağ gülü’ denen yaban gülünden yapılan, acımsı tadı olan bala ‘deli bal’ denir. Bu baldan günde bir küçük çay kaşığı kadar yenildiğinde mide, bağırsak rahatsızlıklarında şifa verdiği söylenir. Biraz fazla yenilmesi ise üç-beş dakika ila iki saate kadar varan bir süre sonra bulantı, kusma, terleme, baş dönmesi gibi bulgularla başlayıp, bayılma, tansiyon düşmesi kalp durmasına kadar varabilen ciddi zehirlenmelere yol açabilir. ‘Deli bal zehirlenmesi’ yurdumuzdaki besin zehirlenmeleri arasında ciddi bir yer tutar, zamanında tıbbi yardım alınırsa, kısa sürede iyileşme görülür. Bu nedenle bal yedikten sonra fenalaşma başlarsa bu toksinin etkisi olabileceği düşünülmeli, doktora danışılmalıdır.

11 Ocak 2010 Pazartesi

ARILIK RESİMLERİ



2009 YILININ BALLARI




2009 yılında aldığımmız mahsuller, rengarenk ve hepsi gerçek bal
Mutfak tezgahının üzerinde resimlerini çekmiştim,İki resim yayınladım. İlk resim flashsız çekildi İkincisi daha parlak ve renkler daha belirgin

HABER 7 COM da RASTLADIĞIM HABER

http://www.haber7.com/haber/20091225/Gercek-bal-ile-sahtesi-nasil-ayrilir.php


Yeniden alevlenen bal tartışması tüketicilerin ağzının tadını bozdu. Sağlıklı beslenme ve şifa umuduyla alınan balların sahte olma ihtimalinden dolayı kafalar karışık. Gerçek bal ile sahtesini birbirinden ayırmanın yolları:



Gerçek balı ayırt etme konusundaki kamuoyunda dolaşan bilgilerin önemli bir kısmı ise gerçek değil. Fırat Üniversitesi Arıcılık Bölümü Öğretim Görevlisi Mehmet Ali Kutlu, balda bulunan glikoz oranının hiçbir zaman dışarıdan bakıldığında anlaşılamadığını vurguluyor.

 Bunu ancak laboratuar ortamında yapılacak tetkikler belirleyebiliyor. 'Ucuz etin yahnisi yavan olur.' sözü burada da geçerli. Gıda mühendisleri, ucuza satılan balda mutlaka hile olduğunun altını çiziyor.


Uzmanlara göre, 2,5 kilogram balın 10 TL'ye satılması mümkün değil. Bunlara bal demenin imkanı yok. Sadece şekerden elde edilen ve bala benzeyen ürünler.

 Kutlu, bu tür ürünlere bal aroması veya bir miktar süzme çam balı katıldığını anlatıyor. Kutlu, kovanlardaki arı sayısının 80 bin civarında olması gerektiğini söylüyor.

 Kıştan çıkan arılara baharda şurup vermenin de doğal olduğunu anlatıyor ve "3. aya kadar şurup verilebilir. Bal ise 7.�8. ayda elde ediliyor. Yani 3. ayda verilen şekerin emaresi kalmıyor.

 Şeker burada yavrunun büyümesi amacıyla veriliyor. Bazı üreticiler balın alındığı dönemde de şeker veriyor. Bu ticari ahlaka sığmayan bir durum.

Mısır şurubu, glikoz, reçel, üzüm şurubu ve pekmez vs. arıya ne verseniz arı bunu bala dönüştürür. Tüketiciler birlik ballarını tercih etmeli.

Arıcılar birliğinin paketleme tesislerinden alınacak bal, en güvenilir baldır. Göz kararı, sündürme ve dolaba koyma yoluyla balın gerçekliğini kontrol etmek imkânsız.

Bal dolaba konmaz. Dolaba konulduğu zaman bal oradaki nemi hemen içine çeker. Yüzeyinde bir tabaka oluşur. O tabaka oluştuğu zaman bal şekerleşir. Bu, yanlış bir uygulamadır. Bu yöntemle balın gerçekliği anlaşılmaz." diyor.

 Baldaki şekeri belirlemek için başvurulan geleneksel yöntem  

Çiçek balı ile şeker karıştırılmış balı birbirinden ayırt etmek için kibrit çöpünün üstüne konulacak kadar bir bal damlası ışığa tutularak içerisinde şeker olup olmadığı ayırt edilebilir.

Bal damlası şiddetli bir ışık kaynağına tutulur. Sarkmaya başlayan bal damlasında ışıklar sol tarafta toplanırsa çiçek, sağ tarafta toplanırsa şeker karıştırılmış baldır.

Ancak sağ tarafta toplanan ışık her zaman şeker karıştırılmış bal anlamına gelmez, bazen kaynağı çam ve farklı bitkiler olan ballar da ışığı sağ tarafta toplar.

Bizim için önemli olan aldığımız balın çiçek balı olmasıdır. Onun için alacağımız balın ışığı mutlaka sol tarafta toplanmalıdır.

Türk arıcısının emeği çalınıyor

Ziraat Yük. Müh. Bahri Yılmaz (TAB Yönetim Kurulu Başkanı): Bizim arıcılar olarak sloganımız; insanlara kalıntısız ve katkısız doğal arı balı yedirmek.

Bu arıcıların sorumluluk anlayışının bir gereği. Bunu Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) ile sağlamış bulunuyoruz. Dört milyon arı kovanının her birinde bir barkot numarası var.

Merkezi olarak bilgisayar ortamında izlenerek kavanozdan kovana kadar izlenebilir arıcılık yapıyoruz. Bal arıları balı doğal kaynaklardan yapar.

Bal dışı ürünler tamamen sahtecilerin işi. Devletin laboratuarları var, bal analizleri yapılıyor. Alo Gıda 174 hattı var, şikâyet edebilirler.

Türk arıcısının emeğine saygı duymayan, yasal boşluklardan yararlanan sahte adamlar var. GDO üretilmiş glikozları balmış gibi satıyor olmaları, hatta ihraç bile etmiş olmaları Türk balına imaj kaybettiriyor. Balı yalnızca bal arıları yapar, sahte bal olmaz.

Sahte bal yoktur

Türkiye Arıcılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Fahri Saylak: Büyük bir denetim yetersizliği var. Dedektif gibi çalışıyoruz, yapay balları satanları tespit ediyoruz.

 İlgili kuruma bildiriyoruz. Kurum işlem yapmıyor. Öncelikle bu denetim sorununun çözülmesi gerek. Piyasada sahte bal yoktur, insanların yaptığı bal vardır. Çünkü arı hiçbir zaman sahte bal yapmaz.

Gerçek balla sahtesini ayırmanın yolları


 Gerçek bal, soğuk ortamlarda şekerlenir; sahte bal şekerlenmez.


 Gerçek balın çok özel, esans gibi hafif bir kokusu vardır. Balı keserken, saklama kabını açıp kapatırken bu koku daha yoğun algılanır.


Gerçek bal, glikozlu bala göre daha koyu kıvamdadır.




Gerçek bal, şerbet gibi aşırı tatlı değildir. Glikozlu bal daha tatlıdır. Bal ağza alındığında birkaç tür tat alınır. Yapay ballarda düz, tek bir tat olur.




Ucuz balda mutlaka şeker ve türevi maddeler vardır.




Bazı üreticiler şekerden elde edilen ürüne, süzme çam balı karıştırıyor. Çam balı ucuz olduğu için bu işte kullanılıyor.




Balı dolapta bekletme yöntemi doğru değildir. Yapısı itibarıyla her zaman nemi çeker. Üzerinde tabaka oluşur. Sonra kristalleşir. Bal olmayan ürünler bu özelliği göstermez.








3 Ocak 2010 Pazar

OKZALİK ASİT UYGULAMASI


 

Organik Tarım yazısını yayınladığım Yrd. Doç.Dr. Banu Yücel in varroa akarına karşı mücadelede organik arıcılığın da müsade ettiği gıda güvenliği ve insan sağlığı bakımından son derece güvenilir olan okzalik asit uygulamasını yapmaya karar verdik . Bu uygulamayı ilk defa yapacağımız için Halil hoca daha önce uygulayanların olduğunu teyit ettikten sonra 27/ aralık pazar günü arılığın yolunu tutduk. 1 kg şeker , 1 kg su ile hazırlamış olduğumuz şurubun içine Banu hanımın dediği 75 gr mın aksine 100 gr okzalik asit koyduk.
Hazırlamış olduğumuz %3,2 lik solüsyonu petek arasındaki arılara her petek arasına 5 ml şeker şuruplu okzalik asit püskürterek kullandık.Hazırlanışı ve kullanışı çok kolay aynı zamanda ekonomikde fakat arılar kışı çıktıktan sonra faydasını  göreceğiz. Arılar şuruplu asiti çok sevdiler hemen yukarı çıkmaya başladılar.

Halil hoca ve körükçüleri

Halil Er emekli öğretmen ve 30 yılı geçgin arıcılık yapıyor



 
  Bu resimdeki ben körükcü (acemi arıcı)



  Bu arkadaşlarda 2010 yılının körükçüleri Aydın ve Recep ikisine de başarılar ve çok ballı yıllar dilerim.
 
 
 
 

Arıcılığa merak sardığımda Halil hocadan aldığım eski ayaklı kovanların üzerlerine çocuklarımın isimlerini yazdım. Acaba kovanları sahiplenirlermi dedim küçük Enes olan çok merak etti ta ki arı sokana kadar